Ana içeriğe atla

KEDİ DİLİ



Aralarındaki anlaşma şuydu.
Kavga ettikleri zaman kim kendini haksız görürse, ötekini arayacak ve kedi
diliyle konuşacaktı. Yani ona "Mırr" diyecek ve barışacaklardı.
Birbirlerini çok seviyorlardı. Her seven gibi ara sıra münakaşaları,
gerginlikleri oluyordu. Ama her defasında bu "Mırrlama" harikulade bir
maymuncuk gibi bütün gerginlikleri açıyor, işler yoluna giriyordu.
Evliliklerinin altın parolası buydu. Küçük bir kedi "Mırrlaması"... Kendi
deyişleriyle, "Böylece aralarındaki gerginlik yumuşatılıyor, normal hayata
dönüyorlardı". Bu aslında, "Senin çabanı takdir ediyorum." anlamına
geliyordu. Öteki için de "Özrünü kabul ediyorum."...
Bu anlaşmanın tek şartı vardı. İkisinden birisi mutlaka "Mırr" diyecekti.
Sonra bir gün ilginç bir şey oldu.
Yine bir gerginlik günüydü. Arada negatif rüzgârlar esmiş, gergin
elektrikler gidip gelmişti. Hafiften bir küskünlük yani... Herkes kendi
yoluna gitmişti. Durumu düzeltmek için, ikisinden birinin ötekini arayıp
"Mırr" demesi gerekiyordu. Ama bunu kim diyecekti? Kadın, düşündü.
Derinlemesine düşündü. Tarafsız olmaya çalıştı. Sonunda kararını verdi.
Kabahatli kendisiydi ve onun telefonu açıp "Mırr" demesi gerekiyordu.
Statüsü şuymuş, buymuş hiç umurunda değildi. Kadınlık gururuymuş, erkeğin
alttan alması gerekirmiş gibi, kıymeti kendinden menkul psikolojik
kanunların hiçbirine sığınmadı.
Eli telefona gitti ve numaraları çevirdi. O daha telefon açılıp karşıdan
"Alo" sesi gelmeden, parolayı verdi:
"Mırrr..."
Hayret... Karşıdan soluk sesi bile gelmedi. Bunun üzerine tekrarladı.
"Mırrr..."
Yine ses yok. Oysa o, bir "Mırr" değil, iki, üç, hatta beş "Mırr" sesi
bekliyordu. Kendi kendine derin bir iç muhasebeye girişti. Acaba onu
gerçekten bu kadar çok mu kırmıştı? Gerçekten bu kadar ağır sözler mi
söylemişti? Artık geri dönüş yok muydu? İşte tam bu muhasebenin ortasında,
ahizenin öteki tarafından, çok cılız bir ses geldi:
"Mırr..."
Ses çok ama çok cılızdı. Hatta o günün teknik imkânlarında, telefonun
zırıltısı bile o "Mıırr"dan daha kuvvetliydi. Gerçek bir "Mırr" mı yoksa
"zoraki" biri mi? Sorunun gerçek cevabını akşam evde öğrenecekti. Erkek,
Türkiye'nin en büyük, en efsane şirketinin başındaydı. Çok önemli bir
toplantıdaydı. Etrafı şirketin en baba isimleriyle doluydu. Sekreterine,
"Telefonda kimseyi bağlamayın" talimatı vermişti. İşte telefon böyle bir
ortamdaydı. Sekreter, ürkek bir sesle, "Ama efendim, arayan Hanımefendi"
diyordu. Ahizeyi eline aldı ve gelen sesi duydu:
"Mırr..."
Etrafına baktı. Şirketin bütün büyük müdürleri kendine bakıyordu. Bir
tarafta dünyalar kadar sevdiği karısı. Öteki tarafta kendisi kadar sevdiği
karizması... Bir saniye bile düşünmedi. Telefonu ağzına yapıştırdı ve ancak
onun duyabileceği bir sesle "Mırrr" diye fısıldadı. Olayın gerisini akşam
evde karısına anlattı.
Kocasını arayan kadın Suna Kıraç'tı. Koç topluluğunun en efsanevi
isimlerinden biri. Vehbi Koç'un kızı.
Aradığı kişi kocası İnan Kıraç'tı. Koç Grubu'nun en üst düzey yöneticisi.
Suna Kıraç yıllar sonra şunu söyleyecekti:
"Her çiftin gündelik yaşamda kendilerine özgü bir dilinin olduğuna
inanırım."
Onlarınki "kedi diliydi" Bana göre de bir kadınla erkek arasındaki en etkili
dil.
Kaynak: "Ömrümden Uzun İdeallerim Var" Suna Kıraç

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yalda Abbasi Mohsen Mizazade Le Yare Sözleri Türkçe

Kadın Ez ku iro pır xemginim, lê yare… (Ben ki bugün çok dertliyim, le yare…) Lê yare, gul nare… (Le yare… Gül nare…) Cab levina negerinım, lê yare… (Bir divane onu ararım, le yare…) Lê yare, hevale… (Le yare, hevale…) Neşan jêde ev nabinim, lê yare… (Ararım da bulamam, gül nare…) Neşan jêde ev nabinim, lê yare… (Ararım da bulamam, gül nare…) Derdê dılemın koriyeh, lê yare… (Gönlümün derdi kördür(?), le yare) Lê yare, gul nare… (Le yare… Gül nare….) Xussan canê mın xariye, lê yare… (Xuslar(?) canımı yedi, le yare… ) Lê yare, hevale… (Le yare, hevale…) Didar maye kıyamete, lê yare gul nare… (Buluşmak kıyamete kaldı, gül nare…) Didar maye kıyamete, lê yare gul nare… (Buluşmak kıyamete kaldı, gül nare…) Erkek; Caylan kuştın, jınan bırın, lê yare… (Caylanı öldürdüler, kadınlar kötürdüler, le yare…) Lê yare, gul nare… (Le yare… Gül nare…) Gulyarê mın esir kırın, lê yare… (Gülyarımı esir ettiler, le yare…) Lê yare, hevale… (Le yare, hevale…) Van fıritın le

İbrahim Tatlıses Filmleri

İbrahim Tatlıses Filmleri,İbrahim Tatlıses Filmleri izle,yeşilçam hülya avşar -İbrahim Tatlıses Filmleri,türk sineması İbrahim Tatlıses Filmleri,eski nostalji İbrahim Tatlıses Filmleri Bu Bölümde ibrahim Tatlisesin Cevirdigi Tüm Filmler Yeralmaktadir. Filmleri izleye Bilmek icin Resimlere Tiklayiniz. Bazi Filmler 2 Cd Olarak Eklenmistir. Filmin Devamini izleye Bilmek icin Hemen Yanindaki Resimi Tiklayarak Filme Devam Baka Bilirsiniz iyi izlemeler. Burdaki Filmler Tanitim Amaciyla Sunulmustur. Sanatcilara Destek Vermek icin Orjinal Cd lerini Satin Almanizi Tafsiye Ederiz. Sitemizdeki Filmlerimizin Yüzde 99 u Nostalji Agirlikli Filmlerdir. Alisan - 1982 ibrahim Tatlises - Yaprak Özdemiroglu - Yaman Okay - Savas Akova Ali Tutal - Zeynep Irgat - Alev Gürzap - Hamit Yildirim ALLAH ALLAH - 1987 ibrahim Tatlises - Melike Zobu - Mehmet Ali Erbil Neslihan Acar - Neriman Köksal - Hüseyin Kutman Asiksin - 1988 ibrahim Tatlises - Hülya Avsar - C

Engin Noyan Güzel Dua

 Yâ Berr! Yoktum yokluğumun farkında değildim İyilik ettin var eyledin beni Anılmıyordum anılmaya değer değildim İyilik ettin insan eyledin beni Bilmiyordum bilmediğimi bilmiyordum İyilik ettin kendini bilir eyledin beni Bilmiyordum senin farkında değildim İyilik ettin inanlardan eyledin beni Kimsesizdim kendime dost arıyordum İyilik ettin dostun eyledin beni Yetimdim sahibimi arıyordum İyilik ettin rahmetine çağırdın beni Hatalıyım pişmanlık duyuyorum