Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yetim

Yüzümdeki karanlık izi. Yokluğunun izi. Gelmeyişinin, çağırmayışının izi. Büzülmüş bir kalp taşıyorum rüzgarın, yağmurun, güneşin ve karın hışmına uğramış bedenimin bir yerinde. Issız, ıpıslak, taşları yaralı bir sokakta, duyulmamış bir ağıt yakıyor ellerim. Buz gibi susuveriyor gece. İnsan, yaşamaya mahkum edilmiş yalan. Ne duran ne koşan ne susan ne konuşan ağrılı, ateşli, titrek bir bekleyiş içinde, eriyip eriyip yeniden dökülen mum gibiyim, gözyaşları kendine karışan. Ayrılık diyorlar gülleri kül olan gülbağı bağbanının gülden yetimliğine. Terk etmek diyorlar, zalim bir elin tuttuğu keskiyle, bağlı olduğu yerden ipi kesilen çıtasız uçurtmanın gökyüzünün bilinmezliğine çaresizce yükselişine. Başka türlü bir bakış, başka türlü bir yağış, başka türlü bir gülüş, başka türlü bir tutuş, başka türlü bir çınlayış, başka türlü bir çarpılış içindeki çırpınış, kader kuşunun kanatlarından dökülen tüyleri, keder kuyusunun suyuna bırakıveriyor, kupkuru. Çocukluğun içinde saklanan ve bir türlü bu

Terzi Cemal

Sürmeneli Cemal mi, Almancı Cemal mi, Sultanhamamlı Cemal mi? Hiçbiri değildi belki de. Onca çalkantılı yıllardan ; gelen ve giden yüzlerce dosttan sonra, midesine bir lokma ekmek girmesi için iş geldikçe şak şak şak çalışan iri , kalın makas tanımlıyordu onu en iyi. Doğrusu bu olmalıydı: Terzi Cemal.

Çiçekle konuşma

Artık ne pencerem var seni koyacak Ne masam Sevgilim de yok bu şehirde Çiçek seni alıp ne yapsam  CAHİT KÜLEBİ

Kurşun kalem deyip geçmemek lazım

Kıssadan Hisse Hakkında Düşünceleriniz... Yorum sizin ! Mutlaka Okuyun. Çocuk, büy ükbabasının mektup yazışını izliyordu. Birden sordu: “Bizim başımızdan geçen bir olayı mı yazıyorsun? Benimle ilgili bir hikaye olma ihtimali var mı?” Büyükbaba yazmayı kesti, gülümsedi ve torununa şöyle dedi: “Doğru, senin hakkında yazıyorum. Ama kullandığım kurşun kalem yazdığım kelimelerden daha önemli. Umarım büyüdüğünde bu kalemi sen de seversin.” Çocuk kaleme merakla baktı ama özel bir şey göremedi. “İyi ama bu kalem benim hayatımda gördüğüm diğer kalemlerden hiç de farklı değil ki!” “Bu tamamen nesnelere nasıl baktığınla ilgili. Bu kalemin beş önemli özelliği var ve sen de bu özellikleri kendinde benimseyebilirsen hep dünyayla barışık bir insan olursun. “Birinci özellik: Harika şeyler yapabilirsin ama attığın adımları yönlendiren bir el olduğunu asla unutma. Bizim için bu el Tanrı’dır ve her zaman kendi kudretiyle bizi o yönlendirir.” “İkinci özellik: Zaman zaman her ne

Aşklar, Melekler

*B*ir odada dokuz on psikiyatri hekimiyiz. Hepimiz genç bir adamı dinliyoruz. Genç adam ağlıyor. İçinden taşan bir isyanla, sözü gözyaşına katık ederek konuşuyor. Sadece bu topraklarda tesadüf edilebilecek kadar sahici, sadece bu topraklarda dile getirilebilecek kadar içten bir aşk ıstırabını, sevdiğinin etrafında sema eden bir derviş gibi anlatıyor. Ona sorular soruyoruz. O ise başka bir zamandan haberler getiren bir yalvaç gibi, bizi o zamanın içine çekerek, bizi başka bir dünyanın ve başka bir varoluşun mümkün olduğuna ikna ederek anlatıyor. Doktorların gözleri usul usul buğulanıyor. Az sonra teker teker odanın dışına çıkıyor, ıslanmış gözlerini suyla avutup geri dönüyorlar. Kimilerinin takati gözyaşlarını saklamaya yetmiyor. Odada herkes ağlıyor. Bir gözyaşı ayini yaşanıyor o sırada. Modern dünyada eşine az rastlayabileceğiniz bir arınma zamanı, başkasının ıstırabına yüreğin kapılarının sonuna kadar açıldığı bir melek sofrası. Genç adam ağlıyor, anlatıyor ve ağlatıyor. Arkadaki bak

Tükeniyorum

Boşluktayım her şey tükendiğince Kalmadı inancım insana sevgiye ! Rafet El Roman - Tükendiğince

Her gerçeklik gerçek değildir

Gerçek nedir, gerçeklik nedir? “Yaşanılan gerçekler” arasında çelişkiler bize ne anlatmaktadır? İşte Atasözleri ışığında gerçek bir gerçek sorgulaması: Prof. Doğu Ergil bir yazısında [*] , öğretilen bilgiler le “yaşanılan gerçekler” arasında çelişkiler olduğunu belirterek, bunu bir gayrimüslim vatandaşın “şehit ilan edilmesi” ve atasözlerinde var olduğuna inandığı anlam karşıtlığı ile örneklendirip açıklıyor. Bu arada insan aklının söz konusu çelişkili durumu aşmak için bilim e ya da din e müracaat ettiğini, bundan dolayı da işin hiç kolay olmayacağını savunuyor.     Biz de bu vesileyle, son yıllarda bir tür kavramsal açıklama çerçevesi ya da yaklaşımı olarak geliştirmeye çalıştığımız Konjonktürel Gerçeklik perspektifiyle, sözü edilen yazıda dile getirilen bazı hususlar ve kavramlarla ilgili bir değerlendirme yapmanın yararlı olacağını düşünüyoruz.      Önce, burada kullandığımız gerçek ve gerçeklik kavramlarını açıklayalım. Gerçek; hakikat, hakkaniyete uygunluk demektir