Yakında Sana Kartal Nasıl Avlanır Öğreteceğim...
Ebu Muhammed el-Makdisi
"İbni Kayyim şu sözleriyle bu erleri ne kadar da güzel tasvir etmiştir:"Sevginin ve cennetin bedeli inanlardan can ve mallarını satın alan,sevginin ve cennetin sahibine canı ve malı feda etmektir. İflas etmiş, yüz çevirmiş bir korkak bu malının ticaretini nerede yapsın. Vallahibu mal o kadar ayağa düşmedi ki, iflas edenler onun fiyatını sorsun… Okadar değerini yitirmedi ki züğürtler veresiyeyle satın alsın… Bu mal,arayıp soranların çarşısında pazara çıkarıldı. Malın sahibi bedelolarak canları feda etmekten başka bir şeye razı olmamakta… Bu yüzdentembeller geriledi, aşıklar ayağı kalkıp içlerinden kimi canının malabedel olmaya yaraşır olduğunu gözetlemeye koyuldular. Mal aralarındadöndü dolaştı "müminlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı izzetli"(5,Mide/54) olanların eline düştü."Muhabbet iddiasında bulunanlar çoğalınca, kendilerinden davalarınındoğruluğuna dair delil getirmeleri istendi; şayet insanlara sırf iddiaetmekle, iddia ettikleri şey verilecek olsaydı boş adam meşgul adamınsanatını icra ederdi. İşte böyle muhabbet iddiasında bulunanlar türlütürlü iddialarının doğruluğuna dair türlü türlü şahitler getirmeyebaşladılar. Onlara denildi ki: "Bu dava şahitsiz ispat edilmez."De ki, siz gerçekten Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizisevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok esirgeyici vebağışlayıcıdır." (3, Ali İmran/31)Bunun üzerine bütün insanlar geride kaldı da, fiillerinde, sözlerinde,tavırlarında ve ahlaklarında Resulullah'ı izleyenler yerlerindekaldılar. (Onların şahitleri kabul edildi.)
kendilerine denildi ki: Adalet ancak "Allah yolunda mücahede eder,\u003cbr /\>hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar" (5, Maide/54) ayetinin\u003cbr /\>tezkiyesiyle kabul edilir. Bunun üzerine muhabbet iddiasında\u003cbr /\>bulunanların çoğu geride kaldı da mücahitler yerlerinde sağlam bir\u003cbr /\>şekilde durdular. (Onların şahitleri kabul edildi.)\u003cbr /\>Bu sefer mücahidlere denildi ki: "Aşkların ne canları ne de malları\u003cbr /\>kendilerine ait değildir. Akit konusu olan şeyi teslim edin. Çünkü\u003cbr /\>Allah, inananlardan canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın\u003cbr /\>almıştır. Alışveriş akdi, her iki tarafında üzerine düşeni teslim\u003cbr /\>etmesini gerektirir. Tüccarlar, müşterinin azametini, bedelin\u003cbr /\>miktarını, alışveriş akdi elinde gerçekleşecek zatın kadrinin\u003cbr /\>yüceliğini ve bu akdin yazılı olduğu kitabın değerini görünce, satışa\u003cbr /\>çıkarılan malın, başka mallarda bulunan bir değere haiz olmadığını\u003cbr /\>anladılar. Bu malı lezzet ev zevki gidecek, geriye kötü neticesi ve\u003cbr /\>üzüntüsü kalacak sayılı dirhemler karşılığında düşük bir pahaya\u003cbr /\>satmanın apaçık bir ziyan ve aldanma olduğunu, bunu yapan kimsenin\u003cbr /\>ancak ahmak bir kimse olacağını görüp, muhayyerlik şartı ileri\u003cbr /\>sürmeksizin isteyerek, gönül rahatlığı ile, hoşnutluk alış verişini\u003cbr /\>(beyatu-r Rıdvan) gerçekleştirdiler. Ve: "Allah\'a yeminler olsun ki,\u003cbr /\>ne sen istediğin için bu alış-verişi bozarız, ne de senden bozmanı\u003cbr /\>talep ederiz" dediler. Akit tamamlanıp satılan malı teslim ettikleri\u003cbr /\>vakit onlara denildi ki: "Canlarınız ve mallarınız artık bizim oldu.\u003cbr /\>Şimdi onları size olduğundan daha bol bir şekilde, mallarınıza kat kat\u003cbr /\>mal katarak geri iade ediyoruz."\u003cbr /\>\u003c/div\>",0]
);
//-->
Bu sefer yerlerinde kalanlardan adil şahitler getirmeleri istendi. Vekendilerine denildi ki: Adalet ancak "Allah yolunda mücahede eder,hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar" (5, Maide/54) ayetinintezkiyesiyle kabul edilir. Bunun üzerine muhabbet iddiasındabulunanların çoğu geride kaldı da mücahitler yerlerinde sağlam birşekilde durdular. (Onların şahitleri kabul edildi.)Bu sefer mücahidlere denildi ki: "Aşkların ne canları ne de mallarıkendilerine ait değildir. Akit konusu olan şeyi teslim edin. ÇünküAllah, inananlardan canlarını ve mallarını cennet karşılığında satınalmıştır. Alışveriş akdi, her iki tarafında üzerine düşeni teslimetmesini gerektirir. Tüccarlar, müşterinin azametini, bedelinmiktarını, alışveriş akdi elinde gerçekleşecek zatın kadrininyüceliğini ve bu akdin yazılı olduğu kitabın değerini görünce, satışaçıkarılan malın, başka mallarda bulunan bir değere haiz olmadığınıanladılar. Bu malı lezzet ev zevki gidecek, geriye kötü neticesi veüzüntüsü kalacak sayılı dirhemler karşılığında düşük bir pahayasatmanın apaçık bir ziyan ve aldanma olduğunu, bunu yapan kimseninancak ahmak bir kimse olacağını görüp, muhayyerlik şartı ilerisürmeksizin isteyerek, gönül rahatlığı ile, hoşnutluk alış verişini(beyatu-r Rıdvan) gerçekleştirdiler. Ve: "Allah'a yeminler olsun ki,ne sen istediğin için bu alış-verişi bozarız, ne de senden bozmanıtalep ederiz" dediler. Akit tamamlanıp satılan malı teslim ettiklerivakit onlara denildi ki: "Canlarınız ve mallarınız artık bizim oldu.Şimdi onları size olduğundan daha bol bir şekilde, mallarınıza kat katmal katarak geri iade ediyoruz."
Ebu Muhammed el-Makdisi
"İbni Kayyim şu sözleriyle bu erleri ne kadar da güzel tasvir etmiştir:"Sevginin ve cennetin bedeli inanlardan can ve mallarını satın alan,sevginin ve cennetin sahibine canı ve malı feda etmektir. İflas etmiş, yüz çevirmiş bir korkak bu malının ticaretini nerede yapsın. Vallahibu mal o kadar ayağa düşmedi ki, iflas edenler onun fiyatını sorsun… Okadar değerini yitirmedi ki züğürtler veresiyeyle satın alsın… Bu mal,arayıp soranların çarşısında pazara çıkarıldı. Malın sahibi bedelolarak canları feda etmekten başka bir şeye razı olmamakta… Bu yüzdentembeller geriledi, aşıklar ayağı kalkıp içlerinden kimi canının malabedel olmaya yaraşır olduğunu gözetlemeye koyuldular. Mal aralarındadöndü dolaştı "müminlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı izzetli"(5,Mide/54) olanların eline düştü."Muhabbet iddiasında bulunanlar çoğalınca, kendilerinden davalarınındoğruluğuna dair delil getirmeleri istendi; şayet insanlara sırf iddiaetmekle, iddia ettikleri şey verilecek olsaydı boş adam meşgul adamınsanatını icra ederdi. İşte böyle muhabbet iddiasında bulunanlar türlütürlü iddialarının doğruluğuna dair türlü türlü şahitler getirmeyebaşladılar. Onlara denildi ki: "Bu dava şahitsiz ispat edilmez."De ki, siz gerçekten Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizisevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok esirgeyici vebağışlayıcıdır." (3, Ali İmran/31)Bunun üzerine bütün insanlar geride kaldı da, fiillerinde, sözlerinde,tavırlarında ve ahlaklarında Resulullah'ı izleyenler yerlerindekaldılar. (Onların şahitleri kabul edildi.)
kendilerine denildi ki: Adalet ancak "Allah yolunda mücahede eder,\u003cbr /\>hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar" (5, Maide/54) ayetinin\u003cbr /\>tezkiyesiyle kabul edilir. Bunun üzerine muhabbet iddiasında\u003cbr /\>bulunanların çoğu geride kaldı da mücahitler yerlerinde sağlam bir\u003cbr /\>şekilde durdular. (Onların şahitleri kabul edildi.)\u003cbr /\>Bu sefer mücahidlere denildi ki: "Aşkların ne canları ne de malları\u003cbr /\>kendilerine ait değildir. Akit konusu olan şeyi teslim edin. Çünkü\u003cbr /\>Allah, inananlardan canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın\u003cbr /\>almıştır. Alışveriş akdi, her iki tarafında üzerine düşeni teslim\u003cbr /\>etmesini gerektirir. Tüccarlar, müşterinin azametini, bedelin\u003cbr /\>miktarını, alışveriş akdi elinde gerçekleşecek zatın kadrinin\u003cbr /\>yüceliğini ve bu akdin yazılı olduğu kitabın değerini görünce, satışa\u003cbr /\>çıkarılan malın, başka mallarda bulunan bir değere haiz olmadığını\u003cbr /\>anladılar. Bu malı lezzet ev zevki gidecek, geriye kötü neticesi ve\u003cbr /\>üzüntüsü kalacak sayılı dirhemler karşılığında düşük bir pahaya\u003cbr /\>satmanın apaçık bir ziyan ve aldanma olduğunu, bunu yapan kimsenin\u003cbr /\>ancak ahmak bir kimse olacağını görüp, muhayyerlik şartı ileri\u003cbr /\>sürmeksizin isteyerek, gönül rahatlığı ile, hoşnutluk alış verişini\u003cbr /\>(beyatu-r Rıdvan) gerçekleştirdiler. Ve: "Allah\'a yeminler olsun ki,\u003cbr /\>ne sen istediğin için bu alış-verişi bozarız, ne de senden bozmanı\u003cbr /\>talep ederiz" dediler. Akit tamamlanıp satılan malı teslim ettikleri\u003cbr /\>vakit onlara denildi ki: "Canlarınız ve mallarınız artık bizim oldu.\u003cbr /\>Şimdi onları size olduğundan daha bol bir şekilde, mallarınıza kat kat\u003cbr /\>mal katarak geri iade ediyoruz."\u003cbr /\>\u003c/div\>",0]
);
//-->
Bu sefer yerlerinde kalanlardan adil şahitler getirmeleri istendi. Vekendilerine denildi ki: Adalet ancak "Allah yolunda mücahede eder,hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar" (5, Maide/54) ayetinintezkiyesiyle kabul edilir. Bunun üzerine muhabbet iddiasındabulunanların çoğu geride kaldı da mücahitler yerlerinde sağlam birşekilde durdular. (Onların şahitleri kabul edildi.)Bu sefer mücahidlere denildi ki: "Aşkların ne canları ne de mallarıkendilerine ait değildir. Akit konusu olan şeyi teslim edin. ÇünküAllah, inananlardan canlarını ve mallarını cennet karşılığında satınalmıştır. Alışveriş akdi, her iki tarafında üzerine düşeni teslimetmesini gerektirir. Tüccarlar, müşterinin azametini, bedelinmiktarını, alışveriş akdi elinde gerçekleşecek zatın kadrininyüceliğini ve bu akdin yazılı olduğu kitabın değerini görünce, satışaçıkarılan malın, başka mallarda bulunan bir değere haiz olmadığınıanladılar. Bu malı lezzet ev zevki gidecek, geriye kötü neticesi veüzüntüsü kalacak sayılı dirhemler karşılığında düşük bir pahayasatmanın apaçık bir ziyan ve aldanma olduğunu, bunu yapan kimseninancak ahmak bir kimse olacağını görüp, muhayyerlik şartı ilerisürmeksizin isteyerek, gönül rahatlığı ile, hoşnutluk alış verişini(beyatu-r Rıdvan) gerçekleştirdiler. Ve: "Allah'a yeminler olsun ki,ne sen istediğin için bu alış-verişi bozarız, ne de senden bozmanıtalep ederiz" dediler. Akit tamamlanıp satılan malı teslim ettiklerivakit onlara denildi ki: "Canlarınız ve mallarınız artık bizim oldu.Şimdi onları size olduğundan daha bol bir şekilde, mallarınıza kat katmal katarak geri iade ediyoruz."
Yorumlar
Yorum Gönder
Birşeyler yazmak ister misn?